“Ukrayna’da ne oluyor” sorusunu, hemen “Kimden yana olacağız” sorusuna dönüştüren, ikilemlerle düşünen devlet aklına yakın yaklaşımı benimsemiyorum. Aklıma Kosova savaşı sırasında gündeme gelen “NATO mu Miloseviç mi” sorusu ve Zizek’in “Against the double blackmail” (“İkili şantaja karşı”, NLR Mart/Nisan 1999) başlıklı denemesi geliyor. Düzeni bozulmuş bir kapitalist emperyalist sistem içinde, yine bir “ikilemle” karşı karşıyayız. Bir tarafta ABD-Avrupa/NATO, diğer tarafta Rusya (geride Çin). Bir tarafta gerilemekte olan bir küresel hegemon, diğer tarafta yükselmeye çabalayan bölgesel hegemonya adayı. Bu seçeneklerin ikisi de bana uygun değil.
DİKKAT! III. ŞEKİLLENME
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ve ilhak etmeye başlaması, kapitalist-emperyalist sistemin, Yalta Konferansı (1945), “Doğu Bloku”nun ve SSCB’nin dağılması (1989-91) gibi iki şekillenmeden sonra, bir III. Yeniden Şekillenme’nin eşiğinde olduğunu düşündürüyor.
(...)