20 Haziran’daki yazımda, AKP’de temsil edilen siyasal İslamın oligarşisinin iktidarda kalabilmesi için çok sayıda “şeyin” denk gelmesi gerektiğine işaret etmiştim. Bu oligarşiyle, “egemen sermaye arasındaki bağlar kopuyor”... “kopuşun önemli sonuçlar yaratması beklenmelidir” diyordum. Hafta sonu yapılan seçimlerle oluşan manzara bu sonuçlarla ilişkilendirilebilir.
Bu seçimlerin sonuçları üzerine ülke içinde ve dışında yapılan yorumlar, uluslararası ve yerel egemen sermayenin, seçim sonuçlarını bir “dönüm noktası”, bir “bir sonun başlangıcı” olarak okuduğunu gösteriyor. Bu başlangıç, kaçınılmaz olarak yeni seçenekleri gündeme getiriyor.
Bu seçimlerin sonuçları üzerine ülke içinde ve dışında yapılan yorumlar, uluslararası ve yerel egemen sermayenin, seçim sonuçlarını bir “dönüm noktası”, bir “bir sonun başlangıcı” olarak okuduğunu gösteriyor. Bu başlangıç, kaçınılmaz olarak yeni seçenekleri gündeme getiriyor.
Bir karşıt dalga“Gezi olayı”, haziran seçimi, kesin sonuçları beklemeden “Atı alarak Üsküdar’ıgeçmeler”, oligarşinin halktan rıza alma kapasitesinin erimeye başladığını gösteriyordu. Oligarşinin “rıza alma” kapasitesindeki erimeye, ekonomik krizi yönetmedeki “beceriksizliği” de eklenince, yerli “egemen sermaye” tavır almaya, uluslararası sermaye güvensizlik belirtmeye başladı. 1. ve 2. İstanbul Belediye seçimlerinin sonuçlarının da gösterdiği gibi, oligarşi artık siyasal İslamın fosilleşmiş kesimiyle baş başa kalmıştır.
(...)