Thursday, August 30, 2018

Bağımsızlık ve diğer fanteziler

Türkiye kapitalizmi derin bir ekonomik krizin içinde. Ortada bir yol haritası yok. AKP yönetimi bu yokluğu fantezilerle örtmeye çalışıyor: Emperyalizme karşı bağımsız bir Müslüman dünya gücü olarak yükseliyorduk. Bu yükselişi durdurmaya çalışan Hıristiyan emperyalizmin saldırısı altındayız. 

Gerçekteyse durum farklı. AKP iktidara geldiğinde Türkiye “emperyalizme” bağımlı bir ülkeydi. AKP döneminde bu bağımlılık, siyasal İslamın devleti, kaynakları kontrol etmeye, çevre ülke neo-liberalizminden totaliter bir “ahbap çavuş” kapitalizmine geçmeye başlamasıyla hızlanarak arttı.


(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Thursday, August 23, 2018

Kriz içinde, büyüklere masallar

Bu kriz, sıradan ve öngörülebilir bir gelişmeydi. Tek bir merkeze dayalı totaliter rejimin keyfi yönetiminin uluslararası yansımaları, tutsak pazarlıkları bu krizi daha da ağırlaştırdı. 
Bu krizi üreten modelin egemen sınıfları, krizin yükünü halkın sırtına yıkmanın yollarını ararken, “Ülke batarken” diye başlayan, “ya Erdoğan’ıngemisindesin ya da Amerika’nın” gibi saçmalıklar, “Ekonomimize yöneliksaldırının, doğrudan ezanımıza ve bayrağımıza yönelik saldırılardanhiçbir farkı yoktur” türünden “büyüklere masallar” yoğunlaşıyor.

Krizin gerçeği 
Bir ekonomik krizde, bazı işletmeler batar, çalışanların, emeklilerin yaşamları altüst olur. Ülkeler böyle değil, iç savaşla, açık askeri saldırılarla batar. Bugün iç savaş veya askeri saldırı olasılığı gündemde değil ama, siyasi sonuçlar da üretmesi olası bir ekonomik yıkım artık kaçınılmaz. 
AKP döneminde şekillenen “ahbap çavuş” kapitalizminin krizinin arkasındaki mantık ise basittir.

(...)

Thursday, August 09, 2018

Karmaşıklaşıyor ve sertleşiyor

Geçen hafta dünya basınında öne çıkan kimi haber, yorumlar, büyük güçler arası rekabetin giderek karmaşıklaştığını ve sertleştiğini gösteriyordu. Çin ve Almanya kendi çıkarları doğrultusunda giderek daha etkin adımlar atıyorlar. Ortadoğu’da ABD’nin ve müttefiklerinin, bu arada, dış politikada birden fazla iskemleye birden oturmaya çalışan AKP Türkiye’sinin işi giderek zorlaşıyor.
(...)

Bir süredir Suriye rejimiyle askeri alanda ilişkilerini geliştirmekte olan Çin’in geçen hafta yaptığı ikinci açıklama ABD ve Ortadoğu çevrelerinde adeta şok yarattı. Çin’in Suriye büyükelçisi, Al Watan gazetesine verdiği demeçte, “Çin’in askeri güçleri, İdlib’de ve Suriye’nin başka bölgelerinde, Suriye ordusunun yanında terörizme karşı, doğrudan savaşmaya hazırdır” demiş. 

(...)

Yazının tamamın okumak için tıklayınız

Monday, August 06, 2018

AKP ve Türkiye kapitalizmi

AKP’de temsil edilen siyasal İslamın devleti yöneten (iktidardaki) sınıfının çıkarları ile Türkiye kapitalizmin çıkarları gittikçe daha fazla çatışıyor. Toplumun dağılmaya başlaması gerçek bir olasılıktır. 

Türkiye kapitalizmi 
(1) Türkiye kapitalizmi uluslararası sermayenin mal ve finans devrelerinin değerlenme alanı olarak (yerli sermaye sınıfları da -bunların birikim yaparak var olmaya devam etme koşulları- buna uygun olarak) şekillenmiştir. Sermaye birikim sürecinin devam edebilmesi için üretimin ve tüketimin sürmesi bunun için de dış kaynak (finans sermayesinin) girişinin devam etmesi gerekir. 
(2) Bu şekillenme belli bir tüketim kültürü, eğitim biçimi ve düzeyi, alışkanlıklarıyla, arzularıyla, kendisine uygun bir insan tipi gerektirir. Kültür endüstrisi de bu insanı üretecek, medya da siyaseti (egemen kapitalist sınıfın öncelikleri temelinde) denetleyebilecek oranda “serbest” olmalıdır. 
(3) Türkiye kapitalist-emperyalist sisteme bağımlı (uluslararası sermayenin kullanımına açık) bir ülkedir. İktidardaki sınıfların görevi, bu bağımlılığı ve düzeni korumak, yeniden üretmektir. Başaramazlarsa ülke çok ciddi bir toplumsal (ekonomik, siyasi, kültürel) krize, dağılma sürecine girmeye başlar.

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Thursday, August 02, 2018

Hem tragedya hem komedya

Bugünlerde CHP’nin içine düştüğü yaşamsal kriz hem bir tragedya hem de bir komedya. Bu trajikomik durumun altında CHP liderliğinin bir türlü anlamak istemediği bir gerçek yatıyor.

Tragedya
Atina tragedyasında Hubris ve Nemesis en önemli kavramlardır. Hubris, tanrıların yasalarını (şeylerin doğalarından kaynaklanan işleyiş kurallarını) hiçe sayarak, aşırı gururla (hüperoçoi), tek ben bilirim (monos pronein) diyerek ısrar etmeyi ifade eder. Bu ısrar sonunda, tanrıça Nemesis tarafından cezalandırılır. 

Türkiye’de siyasal İslam AKP hükümeti yoluyla iktidara gelmeye başladığından bu yana CHP her aşamada, “bir siyasi parti rakiplerinden farkını vurgulayarak başarılı olabilir” ilkesini yadsıyarak, hep siyasal İslama benzemeye çalışarak, laik, demokratik ve Cumhuriyetçi muhalefet açısından HDP’nin önemini görmezden gelerek, kısacası aynı hatayı ısrarla tekrarlayarak ilerlemeye çalıştı. Sonuç, her dönemeçte fiyasko oldu ama, CHP tekrarlamaya devam etti. Son seçimlere giderken CHP, içinde hareket ettiği durumun işleyişkurallarını, OHAL, YSK, yoğun silahlanma, oy çalma hazırlıkları, genelde tüm ülkede, özelde HDP seçmeninin güçlü olduğu yerlerde, muhalefetin propaganda özgürlüğünü bastıran şiddeti yok sayarak hareket etti. 

CHP açısından Hubris bununla da sınırlı kalmadı. Son seçimlerden önce “kazanacağımız seçimleri neden boykot edelim” iddiasıyla tartışmayı bastırmak, “sandıkların yüzde 99.6’sını denetliyoruz” şişinmeleri, tam anlamıyla bir monos pronei durumuydu. Seçim gecesi yaşananlar, CHP’nin başkanlık krizi, son olarak, “gizli merkez” tartışması, şimdi Nemesis’in işbaşında olduğunu gösteriyor. Bu süreçten CHP’nin sağlam çıkması olanaklı görünmüyor.

Ve komedya

(...)