Monday, April 30, 2018

Muhalefetin önündeki engeller

AKP’de temsil edilen siyasal İslamın “istibdat” rejiminden kurtulmak isteyenlerin, bugün seçimlere giderken, politika üreme çabalarının önünde iki engel var. Bu engellerden biri “odadaki fil”. İkincisi de, kafa karışıklığı.

‘Odadaki fil’ 
Odadaki fil”, en önemli konuyu ısrarla tartışmaktan kaçınanlara yönelik bir uyarıdır: “Odadaki fil ne olacak?” 
Bugün, seçimlere giderken, aday isimleri etrafında fırtınalar koparken, “odadaki fil”, seçimlerin yapılacağı ortamdır: 

Thursday, April 26, 2018

Aklın kötümserliği ile iradenin iyimserliği arasında

Seçimlere giderken gerçekliğin” içindeki kaynakların dağılımına, güçler dengesine, siyasetin dayatılan sınırlarına (Gül, Gül diye bağıran koroya), bakınca ağırlığın siyasal İslamı temsil eden AKP liderinden yana olduğu görülür. 
 
Aklın kötümserliği.. 
Siyasal İslam, devletten mahalleye, validen muhtara, tarikat şeyhinden okul öğretmenlerine kadar örgütlüdür. Büyük olasılıkla da tepeden tırnağa silahlanmıştır. 
Seçimlere OHAL altında giderken, seçim listeleri, kimin nerede kaç kez oy verdiğini saptamaya olanak vermeyecek biçimdedir. Sandık başındaki devlet görevlileri, mühürsüz oyların da sayılacak olması, sandıktan çıkacak oyların gerçek dağılımını gizleyecektir. Medya da, sokaklar da AKP rejiminin egemenliğinde... AKP rejimi, zaten dağınık, kafası karışık muhalefeti hazırlıksız yakaladı. Soğukkanlı bir analiz seçimlerin sonuçlarının bugünden belli olduğunu söylüyor
 
İradenin iyimserliği 
Akıl kötümser sonuçlara varıyor, ama irade bu sonuçları kabul etmeye mecbur değil! Devrimci olan “gerçeklik” değil, “irade”dir. Muhalefet, var olan “durumu” kabullenmek yerine, otonom (oto-nomos: Kendi yasasını kendisi koyan) bir özne olarak davranabilirse, bugün aklı kötümserliğe iten “durumu”, iradesiyle değiştirebilir.


Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, April 23, 2018

‘Ortalama doktrini’

AKP’de temsil edilen siyasal İslam ülkede kendi siyaset, ahlak, kültür, özgürlük, ekonomi anlayışına göre bir düzen, iktidar inşa etti. Seçimlere gidiş koşulları, bu düzenin, iktidarın derin bir istikrarsızlık içinde olduğunu kanıtlıyor.
İki yaklaşım 
Toplumlar varlıklarını tehdit eden derin istikrarsızlık dönemlerinde her zaman iki yaklaşımla karşılaştılar. Bir yaklaşım, toplumu derin istikrarsızlıktan çıkarmak için, onu, bu noktaya getiren sorunlardan kurtaracak yönde, yeniden tasarlamayı önerir. İkinci yaklaşım, toplumu, istikrarsızlığa yol açan aşırılıklardan kurtararak koruyacak“ortalama bir yol” bulmayı önerir. Bu iki yaklaşım felsefe tarihindeki radikal bir yol ayrımını yansıtır.

Thursday, April 19, 2018

‘Yeni Ortadoğu’da, ikilemler ve ‘gerçek erkekler’



(...)

Öncelikle, “Batı ittifakı-NATO mu, Rusya-Suriye- İran bloku mu” ikilemi var.

(...)

AKP Türkiye’si “stratejik derinlik” fantezisiyle liderliğine soyunduğu İslam dünyasına dönünce bu kez, “Suudi - Mısır liderliğinde bir Sünni blok mu - Şii İran mı” ikilemiyle karşılaşıyor.

(...)

Belli ki Bolton, Arap gücünü Suriye’ye getirip, sonra İran’la kapıştırıp, bu bahaneyle de “gerçek erkekler” ne yaparmış göstermek istiyor.

(...)


Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Monday, April 16, 2018

Esas konu geleceğin hegemonya savaşları

Tam Suriye iç savaşı biterken, “kimyasal silahlar kullanıldı” iddiası ortaya atıldı, ortalık karıştı. ABD, İngiltere, Fransa, “Esad’ın işidir, cezasız kalmayacak” dediler.

İngiltere denizaltılarını Doğu Akdeniz’e getirdi; Trump; füzeler geliyor gibi tweet’ler attı, Fransa, ABD ile eşgüdüm içine en uygun anda vuracağız dedi. Suudiler de “biz de, biz de” dedi. Rusya, Esad rejimi, uçaklarını, füze rampalarını yeniden konuşlandırdı. İsrail, İran’ın Suriye’deki, varlığına son vermek için fırsat bekliyordu. Bu garip koalisyon cumartesi sabahı 100 kadar füzeyle, önceden Rusya’ya bildirilmiş Suriye hedeflerini vurdu. Reuters’in Rus ve Suriye kaynaklarından aktardığına göre en az 13 füze havada vuruldu. ABD savunma bakanı Mattis’in “bir kereye mahsus” olarak nitelediği saldırı, İran ve Rus hedeflerinden de uzak durmuştu.

(...)

Yazının tamamını okumak için tıklayınız

Thursday, April 12, 2018

Muhalefet cephesinde ‘bilişsel uyumsuzluk’ var!

Siyasetin muhalefet cephesinde ilginç bir “bilişsel uyumsuzluk” (cognitive dissonance: birbiriyle çelişen düşüncelere sahip olmak) var.
Bu, ünlü yazar F. Scott Fitzgerald’ın “Birinci sınıf zekânın göstergesi” olarak gördüğü “birbirinin zıddı iki düşünceyi aynı anda barındırarak yaşamını sürdürmeyi başarmak” becerisinden farklı bir durum. Çünkü muhalefet bu birbirinin zıddı düşünceleri birlikte barındırsa bile, yaşamına, bunları birlikte düşünerek devam etmiyor. Aksine, çoğu zaman yaşamına, yalnızca birine dayanarak, devam etmeye çalışıyor.
Bu durum daha çok Freud’un verleugnung (yadsıma) kavramını akla getiyor: İki düşünceden en ağrılı, travma yaratan düşünceyi bastırarak, konuşmaya/yaşamaya devam etmek!

İki zıt düşünce... 
AKP’de temsil edilen siyasal İslamın karşısındaki muhalefet, özellikle ana muhalefet partisi, seçimlere gidiş ortamının bileşenlerini açık ve doğru bir biçimde tanımlayabiliyor:

(...)

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Monday, April 09, 2018

Ticaret savaşları ve ötesi

Dünya ekonomisinde korumacılık çabaları geçen hafta hızlandı. Açıklanan önlemler uygulamaya konursa, ABD ile Çin arasında başlayacak “ticaret savaşları”, ittifaklar zincirinin, ekonomik modellerin dayanıklılığını sorgulayan bir hegemonya savaşına dönüşebilir.

(...)

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Thursday, April 05, 2018

Istakoz sepeti...

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başdanışmanı İlnur Çevik’in: “Rusya hava sahasını açmasaydı bırakın El Bab’a ve Afrin’e girmeyi, insansız hava aracı bile uçuramazdık”... “56 şehidimiz var ama”... saptamalarının yanı sıra bu sayede Türk müteahhitlere açılan yeni olanaklara ilişkin sözleri bana ıstakoz sepetini düşündürttü.

Istakozun sepete, yemlerin cazibesine kapılıp girmesi kolaydır; girdikten sonra yalnızca tek bir yönde ilerleyebilir, yemlere ulaşabilir ama sepetten çıkamaz. Istakoz artık balıkçının malıdır.

Ortadoğu’da genel manzara 
Suriye’yi “Istakoz sepeti”, Ortadoğu’yu da deniz olarak düşünebiliriz...

(...)

Yazının devamını okumak için tıklayınız

Monday, April 02, 2018

Filistin sorunu yeniden gündemde

Filistin sorunu, Suriye iç savaşının, IŞİD vahşetinin, Suudilerin İsrail’e yaklaşmasının etkisiyle, dünya medyasının ekranlarında arka plana itilmişti. 

Cuma günü binlerce silahsız Filistinli, Gazze’nin İsrail sınırında, 1976 yılında topraklarını alan İsrail askerlerine direnirken öldürülen altı Filistinlinin anısına her yıl tekrarlanan “Toprak Günü” için toplanmışlardı. Anca bu kez toplananlar, mayısın 15’ine, Nakba’nın (‘Felaket’) 70. yıldönümüne kadar sürecek bir “Geri Dönüş Yürüyüşü” eylemlerini de başlatıyorlardı. Topraklarına, evlerine, geri dönmek isteyen Filistinlilere İsrail ordusu ateş açtı: Bir günde 16 Filistinli öldü, yüzlercesi yaralandı (Haaretz, 31/03/2018). 

(...)
Yazının tamamını okumak için tıklayınız