696 sayılı KHK, “iç savaş”, “linç”, “sokağa yargı muafiyeti” gibi korkutucu kavramlarla defalarca analiz edildi, eklenecek bir şey kalmadı. Ben bu KHK’ye bir başka açıdan bakmak istiyorum.
Ne gerek vardı?
Bu ülkede keyfi, sınırsız güç kullanabilen, neredeyse hesap sorulması olanaksız, ağır silahlara sahip son derecede etkili bir polis gücü, orduyu iç güvenlik aracı olarak kullanma geleneği var. Geçen yıllarda, tankların kentlere girerek Suriye iç savaşını aratmayan görüntüler yarattığına da şahit olduk. Siyasi bir davada, siyasi savunma yapmak, Ahmet Şık’ın örneğindeki gibi engellenebiliyor. Kadına, çocuğa yönelik fiziki, cinsel şiddet çoğunlukla cezasız kalıyor. Kadına yönelik simgesel şiddet, din adına konuşanların ağzından, medyada hem de en müstehcen biçimleriyle kendini sergiliyor. Kısacası, iktidarın kendisine karşı olanlara, iradesini sorgulayanlara yönelik açık, fiziki ve simgesel şiddet kullanmasının önünde bir engel yok.
Öyleyse, son derecede muğlaklaşmış darbe ve terör kavramları üzerinden, iktidar yanlısı sivillere, değerleriyle uyuşmayan, arzularıyla çelişen, “öteki” üzerinde, fiziki şiddet uygulama ayrıcalığı getiren 696 sayılı KHK’ye ne gerek vardı? Bu KHK, hangi hastalığın semptomudur?
Deniz bitti de ondan...
Kapitalist toplumda egemen sınıfın iktidarı...
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Thursday, December 28, 2017
Monday, December 25, 2017
İkinci restorasyon hamlesi
ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni (UGS2017) ikinci hegemonya restorasyonu hamlesi olarak okuyabiliriz. Birinci restorasyon hamlesi (11 Eylül 2001’in ertesinde açıklanan Dört Yıllık Savunma Gözden Geçirme -QDR 2001- raporu, 2002’de açıklanan Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi), umulanın aksine, ABD’nin ekonomik, askeri, kültürel zaaflarını sergilemiş, hegemonyasını daha da gerileterek sönümlendirmişti.
QDR 2001’den...
Birinci restorasyon hamlesinin arkasında, ABD’nin ekonomik, kültürel çekiciliğinin, (liderlik kapasitesinin) zayıfladığı, ancak askeri kapasitesinin hâlâ rakipsiz olduğu varsayımı vardı: ABD hegemonyasının, rıza alma “ayağı” kırılmıştı, ancak şiddet uygulama “ayağı” hâlâ sağlamdı. ABD, üstünlüğünü ve çıkarlarını koruyabilmek için askeri kapasitesine öncelik verecekti. Rıza almaya değil de, şiddete ve dayatmaya dayalı bu yeni yönelim bir imparatorluk projesi anlamına geliyordu. Zaten ABD’de kimi yazarlar daha 1997’de “American Emporium” kavramını kullanmaya başlamıştı.
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
QDR 2001’den...
Birinci restorasyon hamlesinin arkasında, ABD’nin ekonomik, kültürel çekiciliğinin, (liderlik kapasitesinin) zayıfladığı, ancak askeri kapasitesinin hâlâ rakipsiz olduğu varsayımı vardı: ABD hegemonyasının, rıza alma “ayağı” kırılmıştı, ancak şiddet uygulama “ayağı” hâlâ sağlamdı. ABD, üstünlüğünü ve çıkarlarını koruyabilmek için askeri kapasitesine öncelik verecekti. Rıza almaya değil de, şiddete ve dayatmaya dayalı bu yeni yönelim bir imparatorluk projesi anlamına geliyordu. Zaten ABD’de kimi yazarlar daha 1997’de “American Emporium” kavramını kullanmaya başlamıştı.
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Thursday, December 21, 2017
ABD: Yeni ulusal güvenlik stratejisi
Trump, yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’ni (UGS) açıkladı. General McMaster’ın deyimiyle, “Soğuk Savaş’ın bitmesiyle, başlayan tatil artık sona erdi, jeopolitik tüm hızıyla geri geldi”. 68 sayfalık UGS’yi okurken, adeta beni 11 Eylül sonrası Bush’un ilk dönemine götüren bir “déja vu” yaşadım. Bir farkla, bu kez, UGS, “tatil bitti” derken, büyük güçler arası barış, işbirliği döneminin bittiğini haber veriyor. UGS’de “küreselleşme” kavramına hiç rastlanmıyor.
Böyle bir dönemde, Türkiye’de, dış politikada “U” dönüşlerden, fiyaskolardan şaşkına dönmüş, ülkesinin halkını düşman kamplara bölmüş bir siyasi akımın iktidarda olması çok kaygı verici.
(...)
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Böyle bir dönemde, Türkiye’de, dış politikada “U” dönüşlerden, fiyaskolardan şaşkına dönmüş, ülkesinin halkını düşman kamplara bölmüş bir siyasi akımın iktidarda olması çok kaygı verici.
(...)
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Monday, December 18, 2017
Dikkat! Çok önemli bir sorun!
Demokrasinin, insan haklarının, genel olarak bireysel özgürlüklerin savunulması bağlamında, çok önemli bir sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunu çözemezsek demokrasiyi, insan haklarını, bireysel özgürlükleri, bırakın savunmayı üzerlerinde konuşmak için gereken kavramları korumak bile (Örn: “Basın özgürlüğü ölçütleri Batı merkezlidir” savı) olanaksızlaşacaktır.
Duvara karşı
15 yıldır gündemde olan ama bugün çok da büyük bir önem kazanmış olan bu sorun, AKP’de temsil edilen siyasal İslamın, “olağan koşullarda, özgürceyapılacak adaletli bir seçimleri kazanamayız” sonucuna ulaşmış olmasından kaynaklanıyor.
15 yıldır gündemde olan ama bugün çok da büyük bir önem kazanmış olan bu sorun, AKP’de temsil edilen siyasal İslamın, “olağan koşullarda, özgürceyapılacak adaletli bir seçimleri kazanamayız” sonucuna ulaşmış olmasından kaynaklanıyor.
(...)
Sunday, December 17, 2017
Ortadoğu’da gerginlik artıyor
Suriye’de savaş, AKP liderliğinin yıllardır peşinde koştuğu fantezilerin aksine, Rusya-İran destekli Esad rejiminin zaferiyle sonuçlanıyor. AKP liderliğinin bir zamanlar “öfkeli” çocuklar olarak tanımladığı IŞİD canavarının halifeliği yıkıldı. Ancak Ortadoğu’daki sorunlarda, çatışmalarda bir azalma olmadı; aksine, son haftalardaki gelişmeler, bölgedeki gerginliklerin artışının birçok noktadan birden hızlanmakta olduğunu gösteriyordu.
Böyle bir dönemde ne yazık ki ülkemizde, bu koşullara, gerginliklerden çıkması olası büyük sarsıntıların dışında kalmayı başaracak biçimde, uyum sağlamak bir yana, olup biteni doğru dürüst anladığı kuşkulu, 16 yıllık dış politika çabaları fiyaskolarla dolu bir iktidar var. Bu durumda ana muhalefet partisine, özellikle de sol harekete (Sosyalistler ve HDP) büyük bir sorumluluk düşüyor.
Thursday, December 14, 2017
Yoğun gündem, el yakan sorular
Ülkenin gündemi çok yoğun. Sarraf davasında artık Erdoğan ve ailesinin isimleri geçiyor. Cumhurbaşkanı’nın Yunanistan gezisiyle Lozan tartışması yeniden açıldı. Görevden alma dalgasında, sıra CHP’li belediye başkanlarına geldi. Nihayet Kudüs ve yeniden hatırlanan Filistin sorunu... Yarın bunlar arka plana gidecek, yenileri gelip gündemi bir süre için işgal edecek, sonra onlar da...
Gündem böyle biteviye değişirken ülkenin orta ve uzun dönemini ilgilendiren kimi yakıcı sorular, bu hızlı gündemin gürültüsü, tozu dumanı, yarattığı türbülans içinde cevaplarını aramaya devam ediyorlar.
Gündem böyle biteviye değişirken ülkenin orta ve uzun dönemini ilgilendiren kimi yakıcı sorular, bu hızlı gündemin gürültüsü, tozu dumanı, yarattığı türbülans içinde cevaplarını aramaya devam ediyorlar.
(...)
Monday, December 11, 2017
Ortadoğu yangınına yeni petrol...
Ortadoğu yangınına petrol döken dökene. Mısır’da Sina Çölü’nde bir camiye yönelik IŞİD saldırısı 300’e yakın Müslümanı öldürdü. Yemen’de, Husilerden kopup Suudi rejimine yakınlaşmaya çalışan eski devlet başkanı Salih öldürüldü. Nihayet, ABD Başkanı Trump Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıkladı. AKP Türkiyesi’nin de payına bu yangından bir şeyler düşecektir kuşkusuz.
Trump aslında ne yaptı?
Eski ABD İsrail Büyük Elçisi ve Barış görüşmeleri temsilcisi Martin Indyk’in Financial Times’da dikkat çektiği gibi, açıklamayı tek başına değil de, yanına Evanjelik Hıristiyanların temsilcisi olarak görülen Başkan Yardımcısı Pence’i alarak yapması, açıklamanın hedefinin, öncelikle Ortadoğu jeopolitiği değil de ABD iç politikası, ABD seçmeni (özellikle halk sınıflarına atılan vergi reformu kazığından sonra) olduğunu düşündürüyor. Ancak, yıllardır, elçiliğin taşınmasını her 6 ayda bir erteleyen Ulusal Güvenlik Bildirimi’ni, açıklamanın hemen arkasından Trump da imzaladı.
Trump aslında ne yaptı?
Eski ABD İsrail Büyük Elçisi ve Barış görüşmeleri temsilcisi Martin Indyk’in Financial Times’da dikkat çektiği gibi, açıklamayı tek başına değil de, yanına Evanjelik Hıristiyanların temsilcisi olarak görülen Başkan Yardımcısı Pence’i alarak yapması, açıklamanın hedefinin, öncelikle Ortadoğu jeopolitiği değil de ABD iç politikası, ABD seçmeni (özellikle halk sınıflarına atılan vergi reformu kazığından sonra) olduğunu düşündürüyor. Ancak, yıllardır, elçiliğin taşınmasını her 6 ayda bir erteleyen Ulusal Güvenlik Bildirimi’ni, açıklamanın hemen arkasından Trump da imzaladı.
(...)
Thursday, December 07, 2017
Peki şimdi ne olacak?
Türkiye nereye doğru gidiyor?
AKP'de temsil edilen siyasal İslam'ın niyeti ne? Muhalefet ne yapabilir gibi sorulara değinen bir yazı...
Yazıyı okumak için tıklayınız
Monday, December 04, 2017
Bu panik korkutucu
Zarrab’ın itirafları, CHP’nin açıkladığı belgeleri karşısında siyasal İslamın seçkinleri gündemi belirleme gücünü kaybedince paniğe kapıldılar.
Şizofreni ve şiddet
Biri “ABD ile savaşırız. Yokum diyen şimdiden gitsin” diyor, bir başkası “acımasız direniş hattı” kurmaktan söz ediyor; “Türkiye’ye yönelik yeni operasyon dışarda ABD, içerde CHP üzerinden yürüyor” suçlamasıyla CHP’yi, vatan haini ilan etmeye çalışıyor. Akıl gittikçe istikrarını kaybediyor: Yüzlerce kez “yanıldım”... sonra kalk “önemli mevkidekiler yanıldım diyemez”, ya da, Zarrab... Önce vatansever, sonra iftira yalan komplo... Şimdi devlet sırrını açıkladı, hain...
Realiteyle bağları çoktan kopmuş bir yazara göre...
(...)
Subscribe to:
Posts (Atom)