“Özyönetimlerle ilgili siyasi çözüm deklarasyonu” önemli bir belge. Sosyalistlerin, bu deklarasyonun, “tartışmaya açıktır” ifadesini bir çağrı olarak kabul edip önyargılarla, kanaatlerle değil “düşünceyle” yaklaşarak,
olumlu katkı yapmak amacıyla cevap vermeleri gerekiyor. Ben bu yazıda,
yardımcı olmak amacıyla kısa notlar düşeceğim.
İki saptama
Deklarasyon taleplerinin dünya-tarihsel zeminini şöyle kuruyor: (1) “Günümüzde küresel kapitalizm derin bir kaos yaşamaktadır”; (2) “Bugün dünyada hâkim olması gereken yönetim anlayışı tartışmasız demokrasidir”. Bunlar oldukça sorunlu saptamalar.
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Thursday, December 31, 2015
Monday, December 28, 2015
2015’ten 2016’ya
2015 özellikle uluslararası ilişkiler düzleminde
yüz yıl önceki olayları anımsatan çok tehlikeli gelişmelere sahne oldu.
2016 bu gelişmelerin sonuçları açısından bir dönüm noktası olabilir.
2015’te denge arayışları
2015 yılı, ABD-AB ekseni ile etkilerini artık kesin bir biçimde belli eden yeni büyük güçler arasında denge arayışlarının yılı oldu. Bu denge arayışları Ukrayna’dan Suriye’ye, ABD, Avrupa Birliği (esas olarak Almanya-Fransa) ile Rusya’yı, Uzakdoğu’da ABD-Japonya ile Çin’i karşı karşıya getiren iki çok kırılgan fay hattının oluşmasına yol açtı. Yıl kapanırken, Rusya ile Hindistan’ın enerji ve savunma alanlarında imzaladıkları, Financial Times’ın dünyanın en değerli askeri ilişkisi olarak nitelediği anlaşma bu denge arayışlarını daha da karmaşıklaştırdı.,
Yazının devamını okumak için tıklayınız
2015’te denge arayışları
2015 yılı, ABD-AB ekseni ile etkilerini artık kesin bir biçimde belli eden yeni büyük güçler arasında denge arayışlarının yılı oldu. Bu denge arayışları Ukrayna’dan Suriye’ye, ABD, Avrupa Birliği (esas olarak Almanya-Fransa) ile Rusya’yı, Uzakdoğu’da ABD-Japonya ile Çin’i karşı karşıya getiren iki çok kırılgan fay hattının oluşmasına yol açtı. Yıl kapanırken, Rusya ile Hindistan’ın enerji ve savunma alanlarında imzaladıkları, Financial Times’ın dünyanın en değerli askeri ilişkisi olarak nitelediği anlaşma bu denge arayışlarını daha da karmaşıklaştırdı.,
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Thursday, December 24, 2015
Quo Vadis Türkiye?
Bir yılda Türkiye nereden nereye geldi, nereye
gidiyor? Kürt sorununda silahlar genel olarak susmuştu, HDP tek konulu
bir partiden, emekçilerin, tüm ezilenlerin adına konuşan bir Türkiye
partisine dönüşüyor, olası bir barışın meşru aracı olarak yükseliyordu.
Sonra genel seçimler, başkanlık tartışmaları yoğunlaştı. HDP bir risk
alarak seçimlere parti olarak girdi. Haziran seçimlerinde siyasi
manzarayı, olasılıkları etkileyen bir başarı elde etti.
Bu başarı AKP’nin elinden tek başına hükümet kurma gücünü aldı. Ülke bir anda nefes aldı. Özgürlük, değişim, umut rüzgârı esti birkaç hafta. Ancak düzenin iki partisi CHP ve MHP bu durumu değerlendirmediler. AKP’nin totaliter aklı HDP’yi ihanetle suçladı. Biz olmazsak kaos olur söylemi başladı. PKK liderliği, anlaşılmaz bir biçimde HDP’nin başarısını küçümsedi, yararlanacak yerde, rüzgârını kesecek demeçler verdi.
Bir seçimden kaosa
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Bu başarı AKP’nin elinden tek başına hükümet kurma gücünü aldı. Ülke bir anda nefes aldı. Özgürlük, değişim, umut rüzgârı esti birkaç hafta. Ancak düzenin iki partisi CHP ve MHP bu durumu değerlendirmediler. AKP’nin totaliter aklı HDP’yi ihanetle suçladı. Biz olmazsak kaos olur söylemi başladı. PKK liderliği, anlaşılmaz bir biçimde HDP’nin başarısını küçümsedi, yararlanacak yerde, rüzgârını kesecek demeçler verdi.
Bir seçimden kaosa
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Monday, December 21, 2015
Gerçekten korkutucu bir geceydi
ABD’de Cumhuriyetçi Parti (GOP) başkan aday adaylarının son tartışmasını izlediğim 15 Aralık gecesinden söz ediyorum. Adaylar, militarizm, emperyalizm, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, kendi vatandaşlarına yönelik casusluk gibi alanlarda birbirleriyle yarıştılar.
GOP’nin başkan aday olma hakkını kazanacak olanın karşısına çıkması beklenen Demokrat Parti adayı Hillary Clinton’un da, militarizm, emperyalizm, konularında bunlardan aşağı kalmadığını düşününce korkmamak elde değildi.
Yazının devamını okumak için tıklayınız
GOP’nin başkan aday olma hakkını kazanacak olanın karşısına çıkması beklenen Demokrat Parti adayı Hillary Clinton’un da, militarizm, emperyalizm, konularında bunlardan aşağı kalmadığını düşününce korkmamak elde değildi.
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Thursday, December 17, 2015
Suudilerin sonuna doğru...
“Suudilerin Yemen macerasının, hanedanın geleceğini tehlikeye atan bir süreci başlattığını” yazmıştım. (31/03) Bu abartılı bir saptamaydı. Son haftalarda Batı basınında, bu saptamayı destekleyen yorumlar artıyor.
‘Artık başka yana bakmak yok’
Otuz ülkeli bir anti-IŞİD koalisyon liderliğine soyunduklarına bakmayın, Alman gizli servisi BND’nin bir raporuna göre, Suudiler Ortadoğu’da giderek istikrar bozucu bir rol oynuyor. BND, Suudi rejiminin geleneksel temkinli dış politikasının yerini, düşüncesizce atılan adımların almaya başladığını düşünüyor.
Merkel’in yardımcısı Sigman Gabriel de Suudi rejimini, teröristlere mali destek vermekle suçladı, “Artık olanları görmezden gelme döneminin sona erdiğini Suudilere açıkça söylememiz gerekir” dedi.
Yazının devamını okumk için tıklayınız
‘Artık başka yana bakmak yok’
Otuz ülkeli bir anti-IŞİD koalisyon liderliğine soyunduklarına bakmayın, Alman gizli servisi BND’nin bir raporuna göre, Suudiler Ortadoğu’da giderek istikrar bozucu bir rol oynuyor. BND, Suudi rejiminin geleneksel temkinli dış politikasının yerini, düşüncesizce atılan adımların almaya başladığını düşünüyor.
Merkel’in yardımcısı Sigman Gabriel de Suudi rejimini, teröristlere mali destek vermekle suçladı, “Artık olanları görmezden gelme döneminin sona erdiğini Suudilere açıkça söylememiz gerekir” dedi.
Yazının devamını okumk için tıklayınız
Monday, December 14, 2015
‘Zamanın gürültüsü’ faşizmin ayak sesleri
(Bu, yazının yer sıkıntısından dolayı son anda kısaltılmak zorunda kalan versiyonudur. Orijinalini ayrıca bloga koyacağım)
ABD’den ırkçı Donald Trump’ın yükselişi devam ediyor. Fransa, Polonya, Macaristan, Danimarka, İsveç, Finlandiya gibi ülkelerde faşist karakterli liderlerin, partilerin, popülaritesi artıyor.
‘Zamanın gürültüsü’
Kapitalizm yine bir yapısal ekonomik kriz yaşıyor, sermaye, egemen birikim rejimini yıkarak, kârları restore edecek yeni teknolojik ve mekânsal arayışlara yöneliyor. Bu yıkım, üretim süreçlerinde, sanayilerde, yaşam alanlarında hızda bir altüst oluş, kültürel karmaşa yaratıyor. Dün, sağ (faşist) ve sol (sosyalist komünist) kanatlarıyla modernizm bu altüst oluşun şokunu, sanattan siyasete temsil ediyordu.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
ABD’den ırkçı Donald Trump’ın yükselişi devam ediyor. Fransa, Polonya, Macaristan, Danimarka, İsveç, Finlandiya gibi ülkelerde faşist karakterli liderlerin, partilerin, popülaritesi artıyor.
‘Zamanın gürültüsü’
Kapitalizm yine bir yapısal ekonomik kriz yaşıyor, sermaye, egemen birikim rejimini yıkarak, kârları restore edecek yeni teknolojik ve mekânsal arayışlara yöneliyor. Bu yıkım, üretim süreçlerinde, sanayilerde, yaşam alanlarında hızda bir altüst oluş, kültürel karmaşa yaratıyor. Dün, sağ (faşist) ve sol (sosyalist komünist) kanatlarıyla modernizm bu altüst oluşun şokunu, sanattan siyasete temsil ediyordu.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Thursday, December 10, 2015
IŞİD ve bombalar
“Terörizme karşı savaş” hızlanıyor.
Koalisyon güçlerinin bu savaşta, havadan, füze, bomba, karadan özel
kuvvetler, elit savaşçılar ile baskın, tutsak kurtarma, istihbarat,
hedef işaretleme, suikast, lider kaçırma gibi yöntemlere öncelik
verecekleri, kapsamlı bir cephe savaşı düzenlemeye niyetli olmadıkları
anlaşılıyor; en azından şimdilik...
Çoktan ‘metastaz’ yapmış
Koalisyon güçleri IŞİD’in yayılmasını durdurmayı, mali-lojistik beslenme kanallarını kesmeyi, kontrolü altındaki topraklarda yönetme kapasitesini aşındırarak IŞİD’i halkla karşı karşıya getirerek çökertmeyi planlıyor. Bu planın en az üç zayıf noktası var.
(...)
‘Terörizmin’ insan kaynakları
Soruna buradan bakınca IŞİD’e Kuzey Afrika ve Ortadoğu’dan katılanlar ve Avrupa, ABD’den katılanlar olarak iki farklı kaynak tanımlanabilir.
(...)
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Çoktan ‘metastaz’ yapmış
Koalisyon güçleri IŞİD’in yayılmasını durdurmayı, mali-lojistik beslenme kanallarını kesmeyi, kontrolü altındaki topraklarda yönetme kapasitesini aşındırarak IŞİD’i halkla karşı karşıya getirerek çökertmeyi planlıyor. Bu planın en az üç zayıf noktası var.
(...)
‘Terörizmin’ insan kaynakları
Soruna buradan bakınca IŞİD’e Kuzey Afrika ve Ortadoğu’dan katılanlar ve Avrupa, ABD’den katılanlar olarak iki farklı kaynak tanımlanabilir.
(...)
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Monday, December 07, 2015
Büyük ve sonsuz bir savaş…
Salı yazımda (gazetenin sayfa sayısı azalıyor, artık salı köşesi yok) Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden çıkan ortak karar üzerine,
bu kadar büyük bir koalisyon girişiminin gündeminin salt IŞİD’le
sınırlı kalacağını düşünemediğimi vurgulamıştım. Olayların akışı, bana,
2004 yılında, ABD’nin gündeme getirdiği “Büyük Ortadoğu Projesi”ni anımsatmıştı.
O günden bu yana izleyebildiğim yorumlar, bu projenin yeniden gündeme gelmekte olduğuna ilişkin korkumu daha da güçlendirdi. Şimdi çok büyük kapsamlı, sonu olmayan bir savaşın içine girmeye başladığımızı düşünüyorum.
Yazının devamını okumak için tıklayınız
O günden bu yana izleyebildiğim yorumlar, bu projenin yeniden gündeme gelmekte olduğuna ilişkin korkumu daha da güçlendirdi. Şimdi çok büyük kapsamlı, sonu olmayan bir savaşın içine girmeye başladığımızı düşünüyorum.
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Thursday, December 03, 2015
Tatlı rüyadan kâbus realiteye...
“Tarihin” mutlak ruhu gerçekleştirmeye doğru ilerlediği düşüncesine karşı, “Tarih uyanmaya çalıştığım bir kâbustur” diyordu, James Joyce’un
Ulysses’deki, entelektüel Stephan Dedalus. Avrupa’da, liberal
entelijensiya ise tam aksine, insanlığın geleceğine egemen olacak bir
uygarlık projesi (AB) biçiminde “ilerleyen” tarihe ilişkin rüyalarından asla uyanmak istemiyordu. Artık zorla uyanıyorlar, hem de kâbus gibi bir realitenin içine.
Gelecek...
“Küreselleşme” tam hız ilerlerken AB, bu sürecin geleceğini sergileyen bir prototipti: Ortak pazar, ortak para birimi, bütünleşen bir ekonomiler; sınırlar kalkınca sermayenin, malların, emeğin serbest dolaşımı... Milliyetçilik geride kalıyor, kültürler, dinler kaynaşıyordu: AB yükselen hegemonya odağıydı.
Fransız, Hollanda halkları, bu rüyayı görenleri 2005 Mayıs ayında yapılan referandumda neoliberal anayasa önerisini reddederek şiddetle sarstılar. Birlik sürecini yürüten AB bürokrasisi, onu yönlendiren Avrupa Sanayicileri Yuvarlak Masası ile halkın arzuları uyuşmuyordu. Bir hegemonya krizi ortaya çıkmıştı. Ama liberal entelijensiyanın rüyası o kadar tatlıydı ki...
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Gelecek...
“Küreselleşme” tam hız ilerlerken AB, bu sürecin geleceğini sergileyen bir prototipti: Ortak pazar, ortak para birimi, bütünleşen bir ekonomiler; sınırlar kalkınca sermayenin, malların, emeğin serbest dolaşımı... Milliyetçilik geride kalıyor, kültürler, dinler kaynaşıyordu: AB yükselen hegemonya odağıydı.
Fransız, Hollanda halkları, bu rüyayı görenleri 2005 Mayıs ayında yapılan referandumda neoliberal anayasa önerisini reddederek şiddetle sarstılar. Birlik sürecini yürüten AB bürokrasisi, onu yönlendiren Avrupa Sanayicileri Yuvarlak Masası ile halkın arzuları uyuşmuyordu. Bir hegemonya krizi ortaya çıkmıştı. Ama liberal entelijensiyanın rüyası o kadar tatlıydı ki...
(...)
Yazının devamını okumak için tıklayınız
Tuesday, December 01, 2015
En tehlikeli boşluk, en önemli yer
Ukrayna’dan gelerek Suriye’ye uzanan bir jeopolitik fay hattından söz etmiştim. Çin’in, Cibuti’de açtığı ilk denizaşırı askeri üs, bu fay hattının güneye doğru uzandığını düşündürüyor.
Bu fay hattının altında, I. ve II. dünya savaşlarından bu yana görülmemiş büyüklükte bir siyasi iktidar boşluğu var. IŞİD’in Paris katliamı, IŞİD ve AKP Türkiye’sinin düşürdüğü Rus uçakları, Ukrayna’da, Kırım’a giden elektrik hatlarına yönelik sabotaj, bu boşluğun derinleşmekte olduğunu gösteriyor.
Eski bir proje...
Subscribe to:
Posts (Atom)